Hayalet uçaklar

0

Hayalet uçak denilince bir çok kişinin aklına sadece radara görünmüyor gibi kısa bir terim gelmektedir.Ancak havacılıkla ilgilenen veya bu sektöre ilgili olan bir çok insanın aklında bu uçaklar nasıl oluyorda radara yakalanmıyor gibi bir soru gelmektedir.Bu konu hakkında yaptığım araştırmayı merak sahipleri için derledim. Radarlar uçakların yerlerinin belirlenmesinde çok başarılıdır. Bu durum bir hava saldırısı sırasında öncelikle sürpriz faktörünü ortadan kaldırır. Ayrıca düşman avcı uçaklarının ya da uçaksavar sistemlerin uçaklara karşı önlem alması olanağı doğurur. Bu düşüncelerden hareketle Amerikalı mühendisler radarların uçakları görmesini güçleştiren çeşitli yöntemler buldular. 

Radara yakalanmama özelliğine sahip uçaklara “stealth” yani hayalet uçak adı veriliyor. Bugün halen kullanımda olan en yaygın iki hayalet uçak türü, bir avcı uçağı olan F-117 ve bombardıman uçağı olan B-2. Hayalet uçakların varlığı 1988 yılından beri biliniyordu; ne var ki proje çok gizli olduğundan uzun süre açığa çıkarılamadı. İlk hayalet uçak olan F-117A, 1981 yılında ilk uçuşunu yapmıştı.Uçakların bir hava görevi sırasında radarlardan izlenebildikleri, bilinen bir gerçek. Bir uçağın radar ekranındaki görüntüsüne, o uçağın radar kesiti denir. Uçakları görünmez kılmanın başlıca yolu, radar vericileriyle gönderilen radyo dalgalarının hedeften sekerek alıcı antene dönmesini engellemek. Bunun için de uçak gövde kanatları yumuşak kıvrımlarla ya da dik olmayan açılarla kesişen birçok düzeyle tasarlanarak, çarpan radar sinyallerinin sağa sola, hatta yukarı saçılarak antene dönmemesi sağlanır. Uçağın yüzeyleri radar sinyallerini geri yansıtmadan emen malzemelerle kaplanmıştır. Özel tasarlanmış yüzeyler bu yüzeylerin kaplanmasında kullanılan malzemeler sayesinde, hayalet uçaklar radar ekranında bir uçaktan çok, bir kuş gibi görünür.

Hayalet uçakların radara yakalanma olasılığı sıfır değil; ama bu olasılık normal uçaklardan çok daha düşük. Bu da radar dalgalarını geldikleri yönden farklı yönlere yansıtacak şekilde düzenlenmiş değişik açılı gövde yapısı ve uçağın birçok yerinde dış kaplamanın hemen altına yerleştirilmiş, radar dalgalarını emici özellikte bir madde ve radar dalgalarını karıştıran elektronik sistemler yardımıyla oluyor. Böylece uçağın rcs’si (radar cross section: bir cismin, çarptığı radar dalgalarını radar alıcısına ne oranda geri yansıtacağını ve dolayısıyla radara fiziksel büyüklüğüne, ne göre, hangi oranda bir sinyal göndereceğini belirleyen özellik.) düşürülür. Normalde bir uçağın rcs’si büyüklüğüne ve geometrik şekline bağlı olmasına karşın hayalet uçaklar kendileriyle aynı büyüklükte normal uçaklardan çok daha düşük rcs’ye sahiptirler, dolayısıyla radara yakalanma olasılıkları çok daha azdır. Bütün bunlara rağmen uçaklar radara tümüyle yakalanmaz değil. Bununla birlikte 150 km maksimum menzilli bir radar, normal bir uçağı 120 km’de yakalıyorsa bir hayalet uçağı 3 km’de ancak yakalayabilecektir, ki bu mesafede radar tespiti anlamsızdır; uçak çıplak gözle bile tespit edilebilir.

Ayrıca 3 km’de tespit edilen bir hedefe kilitlenip vurmak da çok zor. Hayalet uçakları uzun mesafeden tespit edebilecek bir sistem fikri ortaya atılıyor. Bu sistemde radar alıcısıyla vericisi farklı konumlarda, ayrıca birden fazla alıcı olması gerekiyor ve bu alıcıların uçak ve uyduların üzerinde taşınması düşünülmüş. Böylece hayalet uçağın farklı yönlerde konumlanmış vericiler tarafından alınacak ve uçağın yeri az bir sapma ile tespit edilebilecek. Bu projeyi geliştirerek hayalet teknolojisini altetmek mümkün; fakat projenin maliyeti hayalet projesinin maliyetinden bile yüksek olacağı için pek pratik değil. Bunun yanında hayalet uçaklar farklı türde algılama aygıtlarından, sözgelimi ısıl (termal) görüntüleme sisteminden gizlenemez.

Linkedin Görkem Şimşek

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here