FİGES, toryum kullanan yeni nesil nükleer reaktörü öz kaynaklarıyla tasarlayacak

0
Yeni nesil nükleer reaktörler üzerine yaptığı çalışmaları bu yıl bir adım ileriye taşıyan FİGES, ‘Ergimiş Tuz Reaktörü Kavramsal Tasarım Geliştirme’ projesini öz kaynaklarıyla başlattı. Şirket, toryumu da kullanabilecek olan ETR tasarımını orta vadede tamamlamayı planlıyor.

Yapay zekâ teknolojileri başta olmak üzere tüm mühendislik birimlerinde insan kaynağını 2020 yılında büyüten FİGES (Fizik ve Geometride Bilgisayar Simülasyonu), 2017 yılında başlattığı nükleer teknoloji alanındaki çalışmalarını bu yıl da artırarak devam ettirmeyi hedefliyor. Şirket, yeni nesil nükleer reaktörler üzerine yaptığı çalışmaları bir adım ileriye taşıyarak, ‘Ergimiş Tuz Reaktörü Kavramsal Tasarım Geliştirme’ projesini öz kaynaklarıyla başlattı.

Başta AB ülkeleri, ABD, Çin ve Hindistan olmak üzere nükleer teknolojide öncü birçok ülkede özel/kamu kuruluşlarının Ergimiş Tuz Reaktörü (ETR) konusunda büyük yatırımlar yaptığını belirten FİGES Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Dr. Tarık Öğüt, “Hedefimiz, yerli ve milli imkânlar kullanarak ETR’nin kavramsal tasarımını geliştirmek. Türkiye’de önemli ölçüde rezervi bulunan toryumu da kullanabilecek olan ETR teknolojisi ile elektrik üretiminin yanı sıra bu tür reaktörlere özgü yüksek sıcaklıkta ısı üretimi de, ucuz hidrojen üretimine, sanayi proses ısı ihtiyacına, deniz suyundan düşük maliyetle tatlı su üretimine, şehir ısıtmasına cevap verebilecek nitelikte. Orta vadede reaktör konseptinin tamamlanmasını planlıyoruz.” dedi.

ETR teknolojisinin Türkiye’ye kazandırılması için öz kaynaklı olarak teknoloji öğrenme ve geliştirmeye odaklandıklarını aktaran Tarık Öğüt, bu kapsamda yürütülen AB projesi SAMOFAR’da TÜBİTAK ile birlikte 2019 yılında aktif gözlemci olarak 3 bin MW ısıl gücünde AB kuruluşlarının geliştirdiği ETR tipi EVOL reaktörünün ısı değiştiricilerinin tasarım çalışmalarını yürüttüklerini ve başarıyla tamamladıklarını dile getirdi. Öğüt, nükleer teknolojide söz sahibi birçok önemli kurum ve kuruluşun (Fransa’dan CEA, CNRS, Areva, EDF; İsviçre PSI, Hollanda TU-Delft; İtalya CIRTEN; AB Joint Research Centre) dahil olduğu bu konsorsiyum ile yakın temas halinde olarak bu alandaki teknoloji bilgisi aktarımına öncülük ettiklerini ifade etti.

Nadir toprak elementleri ayırmada pilot tesis için işbirliği

Ayrıca, nadir toprak elementlerinin solvent ekstraksiyon yöntemiyle ayrılması ve saflaştırılmasına yönelik çalışmalar da yürüttüklerini kaydeden Tarık Öğüt, bu kapsamda Türkiye’de Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından kurulma hazırlıkları devam eden ‘nadir toprak elementleri, barit, flüorit ve toryum’ ayırma pilot tesisinin Nükleer Düzenleme Kurumu nezdinde yaptığı lisans başvurusunda ilgili kuruluşa danışmanlık hizmeti sunduklarını vurguladı.

Öğüt; savunma sanayii, denizcilik sektörü ve otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok farklı alanda yaptıkları teknik destek ve danışmanlık hizmetlerine bu yıl da aynı kararlılıkta devam ettiklerini belirterek, “Tüm bu alanlarda Ar-Ge projelerimizi de öz kaynaklı olarak sürdürdük. Aynı zamanda eğitim alanında Build-Up Academy üzerinden de yüzlerce yeni mezun genç mühendisimize Ar-Ge teknolojileri eğitimleri verdik.” diye konuştu.

Teleskopik yükseltme sistemlerinde markalaştı

FİGES’in yakın dönemde tamamen kendi tasarım, analiz ve test kabiliyetleriyle geliştirdiği yerli ve milli ürünü olan teleskopik yükseltme sistemlerini markalaştırarak, MILMAST AŞ’yi kurduğunu söyleyen Tarık Öğüt, daha sonra Savunma Sanayii Başkanlığı’na bağlı bir kamu şirketi olan SSTEK AŞ’nin bu şirkete ortak olduğunu vurguladı. Öğüt, yerli ve milli teknolojik/stratejik sistemlerin Türkiye’de geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmayı ve bu sistemlerin geliştirilmesinde doğrudan veya dolaylı olarak görev almayı hedeflediklerini ifade etti.

Bu ürünün her bir konfigürasyon ve çalışma koşulu için ayrı mühendislik hesaplamaları ve eniyileme metotları ile müşteri taleplerine özel olarak geliştirildiğini vurgulayan Öğüt, “Muadillerinden en büyük farkları; 30 yıllık ileri mühendislik tecrübelerimiz üzerine oturtulmuş olması, entegre lojistik destek kapsamında çok hızlı çözüm sağlanabilmesi ve özel mühendislik çözümleri sunarak Türkiye’nin ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde sağlaması.”

Üzerinde çalıştıkları diğer projenin ise Eklemeli İmalat Sistemi olduğunu kaydeden Tarık Öğüt, 3 boyutlu yazıcı olarak da adlandırılan bu sistemin özellikle gelecek nesil üretim metotlarında doğrudan yer alan lazer metal sinterleme teknolojisine sahip olduğunu ifade etti.

Projenin halen ikinci prototip aşamasında olduğunu aktaran Öğüt, “Bu ürünün özellikle savunma ve havacılık, tıbbî uygulamalar ve nükleer sanayide kullanımı oldukça yaygın olacak. Yurtdışındaki muadil sistemlere göre geliştirilmiş alt birim mekanizmaları, iklimlendirme sistemi, sensör sistemleri gibi yenilikleri bulunuyor ve bu konularla ilgili çeşitli patent girişimleri üzerine çalışmalarımız sürüyor. Amacımız, eklemeli imalat sistemi projemizin ticarileşerek yakın bir gelecekte müstakil bir şirket haline gelmesidir.” dedi.

Bursa’da mikro mobilite üretimi için tesis kuracak

Salgın sürecinde havanın, suyun ve toprağın önemini daha iyi anladıklarını ifade eden Tarık Öğüt, havayı korumak için karbon salımının azaltılmasına yönelik teknoloji ve ürünlerin geliştirilmesine odaklanacaklarını dile getirdi.

Gelecekte, karbondioksit salımının azaltılmasına, alternatif yakıt teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik projelere daha fazla ağırlık vereceklerinin altını çizen Öğüt, “Ülke olarak hedefimiz, tüm gelişmiş ülkelerde 10 yıl önce başlatılan ve yüksek güvenliğe sahip yeni nesil ve toryum yakıt kullanabilen nükleer reaktörlerin geliştirilmesi sürecini yakalamak olmalı. Bunun için üniversitelerimiz, TÜBİTAK ve TENMAK gibi kamu kurumlarımız ve özel sektör şirketlerimizin ele ele vermesi şart.” diye konuştu.

Yine doğayı korumak hedefleri çerçevesinde ‘mikro mobilite’ konusu üzerinde çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bu alanda, diğer bazı şirketler ile yakın işbirliği içindeyiz. 2021 yılı içinde Bursa’da üretim yapacak bir tesisin fizibilite çalışmalarını yapıyoruz.”

Yerli biyonik el ile fonksiyon kaybı etkilerini en aza indirecek

Tarık Öğüt, bunun yanı sıra üst kol kaybından kaynaklı fonksiyon eksikliklerinde kullanılmak üzere geliştirilen miyo-elektrik kontrollü akıllı el protezi üretmeyi de hedeflediklerini vurguladı. Bu ürünün Türkiye’de üretiminin bulunmadığına dikkat çeken Öğüt, “Bu elin engelliler için yurtdışından tedarik edilmesi yüksek maliyetli oluyor. Amacımız dünyadaki muadillerinin de teknolojik olarak üzerine çıkarak bu ürünü Türkiye’ye yerli ve milli olarak kazandırmak. Bu ürün ile kullanıcıya el kontrolüne ek olarak dokunma ve sıcaklık hissi aktarımı da sağlanarak fonksiyon kaybı etkilerinin en aza indirilmesi hedeflendi. Nihai biyonik el ürününe yönelik Ar-Ge çalışmalarımız üçüncü prototip aşamasında devam ediyor.” açıklamasını yaptı.

DÜNYA 02.02.2021

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here