İnsansızlarla pilotlu savaş uçaklarının savaşı yaklaşıyor…

0

İki binli yılların başında ABD’nin geliştirdiği 5. nesil F-35’lerin son insanlı savaş uçağı olacağına vurgu yapılıyordu. Ancak daha sonraki gelişmeler ve dijital teknolojilerin hayatın her alanına girmesiyle otonom, yapay zekalı ve insansız sistemlerin komuta kontrolünü de üstlenecek, grup veya sürü sistemlerle hareket edecek 6. nesil savaş uçaklarının geliştirilmesi zorunlu hale getirdi. Bu alandaki teknolojik gelişmeler ise havada ‘dog fight’ tarzı mücadeleleri yeni dönemde yapay zekalı insansız savaş uçaklarının yapacağını gösteriyor. Zira insan bedenine göre tasarlanan savaş uçaklarının yapay zekayla donatılmış, insan bedeni kısıtları ve insan faktörü etkileri olmadan dizayn edilen insansız sistemler karşısında şansı olmadığını gösteriyor.

Ayrıca 6.nesil uçaklar havada birçok sistemi komuta edecek şekilde, otonom olarak geliştiriliyor, ama ne kadar süre görevde kalacağına dair tahmini bile zor. Üçüncü, dördüncü veya beşinci nesil savaş uçakları gibi 8-12 bin arasında uçuş saatli ömürlerde söz konusu değil. 6. Nesil savaş uçakları çalışmaları bakıldığında modüler, çok amaçlı ve kısa ömürlü oldukları dikkat çekiyor. Çünkü yeni çağın teknolojik imkanlarıyla donatılan insansız savaş uçaklarının önümüzdeki yıllarda ne tür gelişmelere imza atacağı kestirilemediği gibi dünyamızı nasıl bir hava gücü taktiklerinin beklediğini de kestiremiyoruz.

Savaş uçaklarında insan bedeni kısıtları kalkınca bambaşka unsurların devreye girmesi söz konusu olacak. Pilotların beyinsel ve fiziksel yorgunluğu ile havada mücadele sırasında vücudun dayandığı sınır olan 9G (gravitation-yer çekimi) yani pilotun ağırlığının dokuz katına kadar yük binmesi işlerinin sınırını belirliyordu. Yapay zekalı, agresif manevra özellikli ve yer çekimi sorunu olmayan insansız savaş uçaklarıyla karşılaştırıldıklarında ise insanlı uçakların mücadele de başarı şansı olmayacağını araştırmalar ortaya koyuyor.

Öte yandan otonom 6. nesil avcı uçakları, hizmette olan veya halihazırda çeşitli ülkeler tarafından geliştirilen 5. nesil savaş uçaklarından daha gelişmiş ve kavramsallaştırılmış özelliklere sahip olacak. Şimdiye kadar hiçbir savaş uçağında bulunmayan yapay zekâ, çok düşük radar izli, ses hızından 4-5 kat daha hızlı olabilecek özellikleri ön plana çıkıyor. İnsanlı ve insansız kullanılabilme özellikleriyle tasarlanan 6. nesil uçaklar ağırlıkla muharebe sistemlerinin önünde değil merkezinde, komuta konumu için tasarlanıyor.

Şu an ABD, Japonya, Rusya, İngiltere, İsveç, İtalya, Fransa, Almanya, İspanya, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere birçok ülke 6. nesil uçak programı üzerinde çalışıyor. 2030’lu yıllarda hizmete girmesi beklenen yeni nesil savaş uçağı programını ülke yanlarına bazı ortaklar alarak gizli bir şekilde yürütüyor.

  1. nesil savaş uçaklarının en belirgin özellikleri

– Otonom özelliğiyle insanlı (pilotlu) ve insansız olacaklar. İnsan bedeninin dayanma sınırlarına göre tasarlanan 5. Nesillerden daha hızlı ve agresif manevralarla uçabilecekler.

– Siber savaş ve siber güvenlik kabiliyetlerine sahip olacaklar.

– Tam anlamıyla ağ ve uydu merkezli harekât imkânıyla görev yapacaklar.

– Hava, kara, deniz ve uzay üsleri bağlantıları ile müttefiklerle birlikte güçlü sensör bağlantısı kuracaklar.

– Lego gibi modüler bir yapıda olacaklar. Standart uçakların bakımı ve parça değişimi en iyi ihtimalle 1 gün kadar sürebilirken, 6. nesil uçaklar da herhangi bir parça değişiminin uçağın kompakt yapısından dolayı 1 saate kadar düşebilecek.

– 6. nesil savaş uçakları saldırı uçağı olduğu gibi hızı sayesinde hava savunma sistemi gibi de kullanılabilecek. Örneğin bir nükleer füzeyi erken tespit edip atmosfer üzerine çıkmadan hızı sayesinde vurabilme imkânı doğmaktadır. Özellikle nükleer başlık imha etme özelliği birçok ülkenin üzerinde çalıştığı bir husus.

– Elektronik harp sistemleri ve kızılötesi karartma özellikleri ile arttırılmış görünmezlik kazanacak.

– Sensor bilgileri ve görüntülerini birleştirerek kullanılabilen pilot kaskları kullanılacak. Konvansiyonel uçaklardaki kokpit paneli olmayacak. Tüm uçuş bilgileri ve diğer detaylar kasklarda yer alacak.

– Riskli durumlarda daha az risk alarak saldırı dronelarını veya diğer insansız savaş uçaklarını yönetebilme kabiliyetiyle görev yapacaklar.

– Ses hızının 5-6 kat üstüne çıkabilecekler. (Ses hızı ortalama saatte 1.235 km)

– Son teknoloji motorlarla uçacaklar. Standart savaş uçaklarında düşük bypass oranlı motorlar kullanılmaktadır. Bunun sebebi klasik turbojet motorlara göre daha yüksek itiş gücüne sahip olabilmeleridir. Yolcu uçaklarında ise daha az itiş gücüne sahip yüksek bypass oranlı motorlar tercih ediliyor. Bu yüzden de savaş uçaklarına göre daha az yakıt harcarlar. İşte bu iki özellik tek motorda birleştiği zaman savaş uçağının yüksek hızda giderken daha az yakıt harcaması ve daha uzun uçuşlar yapılabilmesi sağlanacak. Motora ek olarak yerleştirilebilecek jeneratörler ile yapılması mümkün olan bu gelişme üzerine de çalışılıyor. Fakat bu özelliklere sahip motorun savaş uçağı boyutlarında geliştirilmesi için çalışmalar da devam ediyor.

Öne çıkan 6. nesil savaş uçakları

TEMPEST Projesi – İngiltere

Tempest, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin 6. nesil jet avcı uçağı olacak. İngiliz Savunma Bakanlığı, BAE Systems, Rolls-Royce öncülüğünde geliştirilen projede, İtalyan savunma teknolojisi şirketi Leonardo, füze üreticisi MBDA ve İsveç otomotiv firması Saab yer alıyor. Bu sebeple ‘Team Tempest’ olarak adlandırılan konsorsiyum, projeyi “Future Combat Air System” programı kapsamında geliştiriyor. Tempest’in 2035’den itibaren şu an İngiliz ordusunun filosunda bulunan Eurofighter Typhoon’un yerini alması hedefleniyor. Proje için 2025 yılına kadar 2 milyar Sterlin bütçe ayırıldığı biliniyor.

Tempest programı Birleşik Krallık öncülüğünde ve BAE Systems ana yükleniciliğinde başlatılan, yeni katılımcılara açık olarak ilerliyor. Katılan ilk ülke İsveç oldu. Onu İtalya takip etti. Proje bu yönüyle ABD’nin JSF F-35 Lighting II ile Alman-Fransız ortak projesi FCAS programları ile benzerlik gösteriyor. F-35’ten çok daha üstün olması için tasarlanan uçak, F-22 Raptor’unu andıran bir tasarımla geliştiriliyor. Delta kanat yapısını benimseyen ve iki jet motoru olacak 6. nesil savaş uçağın hipersonik füzelerle donatılması planlanıyor.

İnsanlı veya insansız olarak operasyonel görevlere uçacak, sürü halindeki insansız hava araçlarının da havadaki komuta kontrol merkezi olacak. Tempest’in esnek faydalı yük konfigürasyonları, uzun menzilli algılama, yönlendirilmiş enerji silahları, gelişmiş malzeme, akıllı bakım-onarım, siber güvenlik alanında gelişmiş özelliklere sahip olacağı bilinmektedir.

BAE Systems, Tempest savaş uçaklarını önceki nesil savaş uçaklarından farklı olarak kokpiti pilotların uçağı gözleriyle kontrol edebileceği şekilde yeniden tasarladı. BAE Systems’ın “İnsan Faktörleri” adını verdiği mühendis ekibi pilotların kokpiti yeni yollarla kontrol etmesini sağlayan teknolojiler geliştiriyor. Kokpitin fiziksel elemanlarının çoğu, kask aracılığıyla yansıtılan sanal bir ekran ile yer değiştirebiliyor. Böylece ortaya yazılıma dayalı bir kokpit çıkıyor.

Uçağın sahip olacağı esnek taşıma yük bölmesinden fırlatılabilen sürü insansız hava araçları da yer alabilecek. 5 yıldır yeni nesil avcı uçağı için motor geliştiren Rolls-Royce da çalışmasında ikinci aşamaya geçtiğini duyurdu. Yeni nesil motorda büyük miktarlarda elektrik gücü sağlamaya da önem veriliyor. Yeni Rolls-Royce motorunda iki bobin üzerine yerleştirilmiş iki elektrik jeneratörü kullanılacağı açıklandı. Motorlar, birinden diğerine güç aktararak motor veya jeneratör görevi yapacak. Ayrıca motorda yeni bir enerji depolama sistemi bulunacak. Motorlardaki, enerji talebinin ve termal yüklerin nasıl yönetileceği hususunda da gerçek zamanlı kararlar veren sistemler üzerinde çalışılıyor.

FCAS Future Combat Air System – Avrupa

Avrupa’nın büyük ekonomilerinden Almanya, Fransa ve İspanya da İngiltere’den sonra 6. nesil savaş uçağı geliştirmek üzere harekete geçti. Avrupa’nın ortak savaş uçağı olması hedefiyle yola çıkan projenin 2040 yılı itibariyle Eurofighter ve Rafale savaş uçaklarının yerini alması bekleniyor. Gelecek Nesil Hava Muharebe Sistemi (Future Combat Air System -FCAS) projesi kapsamında geliştirilecek savaş uçağı için yaklaşık 80 milyar Euro bütçe ayrıldığı biliniyor.

Altıncı nesil savaş uçağının yapımını üstlenen firmalar arasında Fransız havacılık şirketi Dassault, Fransız motor şirketi Safran ve Alman teknoloji şirketi MTO ile Airbus yer alacak. 2019 yılında uçağın ilk konsept çalışmaları yapılmaya başlanmıştı, ancak Dassault ile Airbus firmaları arasında ortaya çıkan pürüzler nedeniyle uzun bir süre ertelendikten sonra uçağın ilk prototipinin yapılması için 2021 yılında anlaşma sağlanmıştı.

FCAS programında şu an itibariyle Dassault, delta kanat tasarımına sahip görünmez savaş uçağı üzerinde çalışırken Airbus ise drone ile muharebe bulut sistemi adlı ve yapay zekâ uygulamalarını mümkün kılacak ultra hızlı iletişim ağı sistemleri üzerinde çalışıyor. Drone konusunu üzerine henüz hala tasarlama aşamasında olan firma, dünyada henüz örneği olmayan drone saldırıları üzerine çalışmaya başladığı biliniyor.Uçağın teknik kısmında henüz çok netleşmiş bilgiler bulunmuyor.

Uçağın insanlı ve insansız görev yapma yani hybrid olması özelliği konuşuluyor. Riski düşük standart uçuşlar sırasında uçak pilotlar tarafından uçurulacakken ve komuta kontrol merkezi gibi kullanılabilecekken, sıcak gelişmelerin ve taarruzların olduğu bölgelerde insansız bir şekilde yapay zeka ile otonom kullanılması amaçlanıyor.

F-X (F-3) Godzilla – Japonya

Japonya, savaş uçağı filosunu F-X 6. nesil savaş uçağı projesiyle yenileyeceğini 2019’de duyurmuştu. Daha önceki yıllarda Japonya birçok kez kendi savaş uçağını yapmak istemiş, ancak Amerika ile bazı pürüzler yaşadığı için konuyu rafa kaldırmak zorunda kalmıştı. Japonya, filosunda Amerika ve Japonya ortak üretimi F-2 savaş uçaklarının yanı sıra F-35’ler bulunuyor. Japonlar, F-2 savaş uçaklarının yerini alabilmesi için modernizasyon çalışması yaparak altıncı nesil savaş uçağı yapılmasına karar verdi. 2030’lu yıllarda uçması öngörülen uçak, Mitsubishi Heavy Industries liderliğinde geliştirilecek. Projenin en temel hedefi ise F-35 savaş uçaklarından daha iyi bir uçak inşa etmek.

Japonya Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre uçak için ayrılan bütçe 48 milyar dolar. Japonya’nın yeni nesil savaş uçağı projesini hayata geçirmesinin bir başka nedeni de şüphesiz Amerika’ya bağımlılığını azaltma isteği. Japonya, yaklaşık 40 yıldır yurt içinde yeni bir savaş uçağının geliştirilmesine öncülük etmediğinden ABD ve Birleşik Krallık gibi müttefik ülkelerden teknik yardım talep ettiği biliniyor. Bu şirketler arasında Amerika’nın Boeing ve Lockheed Martin şirketleri ve İngiltere’nin BAE Sistem gibi çok önemli havacılık devleri bulunuyor.

Japon Toshiba ve Fujitsu şirketleri de yeni nesil uçağın radar sistemlerinin geliştirilmesine öncülük edecek. Uçağın bazı teknik özellikleri arasında uzaktan drone kontrol yeteneği, VR tarzı kask ile düşman füzelerini görebilme, sensör ve füze hedefleme yetenekleri görsel menzil dışındaki füzelerin doğruluğunu artırabilecek bir kontrol sistemi dikkat çekiyor.

Ünlü Japon otomobil markası Subaru’da bu projede yerini alarak, F-X’in iniş sistemlerini geliştirecek. Şirket daha öncesinde de Boeing 777’nin kanatları ve iniş takımları için üretimler yapmıştı.

Yeni uçak çok amaçlı bir savaşçı olarak kullanılacak. Elektromanyetik dalgalar tarafından rahatsız edilse bile operasyonlara devam edebilmesi sağlanacak. Aynı zamanda uçak en az altı adet dahili silah kapasitesine sahip olacak.

Uçağın motorunun da Japon İshikawa Heavy Industries firması tarafından üretildiği biliniyor. Firma, XF-9-1 turbofan motorunun testlerine başlandığını açıklamıştı. Japonya’nın yeni nesil savaş uçağında bu motordan iki adet olacak. Motorun dikkat çeken özelliklerinden birisi de gücüne göre küçük boyutlu olmasıdır. XF-9 motorunun girişi, F-2’de kullanılan General Electric F110 motorundan yüzde 30 daha küçük.

Japonya, 6. nesil savaş uçağından 90 adet üretileceğini açıklamıştı. İlk prototipi ise 2024 ile 2028 yılları arasında tamamlanıp test uçuşlarına başlaması, 2035 yılına kadar da hizmete girmesi hedefleniyor.

MiG-41 (PAK-DP) – Rusya

Yaklaşık 6 yıl önce Rusya, 1981’den beri hizmette olan MiG-31 önleme uçaklarının yerine yeni nesil MiG-41 (PAK-DP) projesinin geliştirmeye başladı. 6. nesil savaş uçağının 2028 yılında hizmete girmesi planlanıyor. Ancak Rusya’nın yakın zamanda muharip uçak programlarındaki gecikmeler dikkate alındığında bu projede de gecikmeler olabilir.

MiG-41’in nasıl bir uçak olacağını anlayabilmek için kendisinden önceki MiG-31 ve MiG-25’e bakmak gerekiyor. İki uçak da yapı ve konsept olarak birbirleri ile oldukça benzerdir. NATO’nun seyir füzeleri ve stratejik hava unsurlarını uzak mesafelerden bertaraf etmek için geliştirilen bu uçaklar yüksek hızlara ulaşabiliyor ve uzun menzilli havadan havaya füzeleri taşımak amacıyla tipik bir avcı uçağına göre oldukça büyükler.

MiG-31 gibi zamanının en hızlı muharip uçağı olması hedeflenen MiG-41’in 5 bin km/s civarında bir hıza ulaşması bekleniyor. Uçağın geliştirilmesinde ise geçmişteki MiG-701 ve MiG-301/321 projelerinden faydalanılacak.

MiG-41, operasyonel koşullarda belirtilen 5 bin km azami hızına ulaşması çok gerçekçi bulunmasa da büyük seyir hızı olarak tahminen 3.700 km/s civarında bir hız yapabileceği, bu hıza ulaşabilmek için de turboramjet tipi motorların kullanılması bekleniyor.

Ramjet ve turbojetin bir çeşit birleşimi olan motorlar SR-71 Blackbird keşif uçaklarında kullanılmıştır. Uçak ramjetin çalışması uygun hıza gelene kadar turbojet gibi davranan bu motor uygun hıza ulaşıldığında fanlara giden hava akımını durdurup sadece ramjet kısmına hava akımı sağlamaktadır, böylece uçak bir ek roketin hızlandırmasına ihtiyaç duymadan yüksek hızlara ulaşabilmektedir. Bu teknolojinin gelecekte ortaya çıkacak hipersonik hava araçlarında kullanılması da bekleniyor.

MiG-41’in uydu savar füzelerin yanında hipersonik silahlara karşı yüksek isabet oranı hedefleyen, içinde terminal safha için daha küçük füzeler taşıyan bir uzun menzilli önleme füzesi taşıyacak. MiG-41 de pilotlu ve pilotsuz (insansız) kullanılabilecek. Füzelere karşı lazer silahlarına sahip olacak. Rusya, yeni nesil uçak ile ilgili gelişmeleri gizli tuttuğu için çok fazla detay bulunmuyor.

İnsansız savaş uçakları kiminle savaşacak?

Yakın geçmişte ortaya çıkarak insanlı savaş uçaklarının gelecekteki görevlerini üstlenebileceğini ortaya koyan insansız hava araçları (İHA) günümüzde güvenlik kuvvetleri tarafından keşif-gözetleme ve taarruz amaçları ile kullanılıyor, ama hedefleri daha yukarılar. Hatta liderlik. Önce insanlı savaş uçaklarına yardımcı olacaklar, beraber uçacaklar, kritik riskleri üstlenecekler. Sonrasında ise insanlı uçakla, insansızların döğüşlerine ‘dog fight’ tabir edilen havadaki dalaşmalarına gözlerimizi çevireceğiz.

Günümüzde geliştirilen tüm 6. nesil uçaklar otonom özelliğiyle hibrit olarak yani insanlı/insansız kullanılmak üzere tasarlanıyor. Zira insan bedeninin kısıtları insansız uçaklarla mücadeleyi zorlaştırıyor. Bu sebeple Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayrakta Muharip İnsansız Savaş Uçağı Sistemi (MİUS) Kızılelma’yı açıkladığında, F-35’lere olan ihtiyacımızı sorgulatacağını ecen hafta yazmıştım. Çünkü dünya artık yeni nesil, yapay zekalı, agresif manevralı ve insan faktörüyle sınırlanmayan savaş uçaklarını konuşuyor. Tüm 6. nesil uçaklar insanlı ve insansız olarak tasarlanıyor. Tümünün yardımcısı, kriz anlarında öncü kuvvetleri de Kızılelma gibi uçakların olması tasarlanıyor. Yani Baykar’ın Kızılelması Türkiye’yi hayal edemeyeceğimiz bir yere konumlandıracak.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ’nin de (TUSAŞ) henüz kamuoyuna açıklanmamış benzer bir proje üzerinde çalıştığı dikkate alındığında yarınlar için tahayyülleri size bırakıyorum. Ancak şüphesiz bu projeler kolay değil, motorları en kritik halkayı oluşturuyor, ama platform araç geliştirmiş, uçurmuş bir ülkeyiz ve artık gittikçe azalan eksiklerimizi de biliyoruz. Dünyada bir yandan 6. Nesil uçaklar konuşulurken, diğer taraftan insansız savaş uçakları çok hızlı bir şekilde gündeme gelmeye başladı. Hatta 6. Nesil uçakların gelişimini, teknik detaylarını ve hizmete giriş tarihlerini bile etkileyecek bir etkileşim söz konusu. İnsansız savaş uçağı sistemleri ne getiriyor ne tür hedefleri ve özellikleri var bir göz atalım.

Geleceğin insansız savaş uçakları

– İnsansız bir şekilde kullanılması, uçağın manevra kabiliyetinin çok yüksek oranda arttırılmasını sağlıyor. Kokpitte pilot olmadığı için havadaki manevralar sırasında etki edecek G kuvveti de sorun olmaktan çıkıyor.

– Herhangi bir olumsuz durumda askeri zayiat verilmiyor. Zarar ve zayiat cana değil, mala geliyor.

– Radar sistemlerine yakalanmayan “stealht” özelliğine sahipler. Böylece havada ki sürpriz saldırıların önüne geçebilecekler.

– Süpersonik uçuş kabiliyetine sahip olacaklar.

– Uzun menzil ve uzun süre havada kalma kabiliyetiyle uçacaklar.

– Havadan havaya ve havadan karaya taaruz kabiliyeti yapabilecekler.

– Yapay zekâ ile daha verimli otonom uçuş ve eşgüdümle görev yapacaklar.

Baykar Kızılelma’nın rakibi İnsansız Savaş Uçakları

ABD’li Boeing Loyal Wingman

Loyal Wingman Projesi olarak da bilinen Boeing Airpower Teaming System, Boeing ve Avusturalya tarafından Avusturalya Kraliyet Hava Kuvvetleri için geliştirilmekte olan insanlı uçakların yanında yapay zekayla otonom görevleri gerçekleştirmek üzere insansız çok amaçlı saldırı uçağı olarak tasarlandı. Aynı zamanda “stealth” özelliğiyle radar sistemlerine yakalanması güç bir uçak.

Loyal Wingman, ABD dışında tasarlanan Boeing’in ilk askeri uçak olma özelliğini taşıyor. Boeing, Avustralya Hava Kuvvetleri ile yaptığı ilk uçuş öncesinde yüksek hızlı taksi testini 21 Aralık 2020’de, ilk test uçuşunu ise 1 Mart 2021 tarihinde başarıyla tamamladı. Başarılı test uçuşlarının ardından, Avustralya Hükümeti 3 adet Loyal Wingman insansız savaş uçağı için faydalı yükler, destek ve eğitim yeteneklerinin geliştirilmesi amacıyla Boeing ile 115 milyon değerinde anlaşma imzaladı. Anlaşma üç yıl içinde Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetlerine 6 adet Loyal Wingman uçağının teslimatını da kapsıyor.

Loyal Wingman 3,704 km uçuş menziline sahip ve 11,7 metre uzunluğunda. Değiştirilebilir burun özelliği ile farklı tipte sensörler taşıyabiliyor. Bu da farklı müşterilerin insansız uçağı isteklerine göre dizayn edebilme imkânı veriyor. Platform taarruz, istihbarat, keşif-gözetleme ve erken uyarı gibi görevleri yapabilecek.

Boeing, Loyal Wingman insansız hava aracının hangi motoru kullandığını açıklamadı. İtiş gücü yüksek, yakıt açısından verimli bir iş jeti, turbofan türevi bir motor kullanıldığı sanılıyor. Uçağın sürati hakkında da bilgi bulunmuyor.

Loyay Wingman, geleneksel bir avcı uçağıyla karşılaştırılabilir uçuş özelliklerine, yapay zekaya ve modüler bir tasarıma sahip.

İngiliz Taranis

İngiltere Savunma Bakanlığı ile İngiliz havacılık şirketi BAE Systems’in ortak geliştirdiği insansız savaş uçağı Taranis, İngiltere’nin stratejik insansız hava aracı programının bir parçası olarak dikkat çekiyor. Taranis prototipi için üretim Eylül 2007’de, montaj ise Şubat 2008’de başladı. İnsansız hava araçları günümüzde genellikle keşif amaçlı ve hava sahası kontrol altındayken kullanılabiliyorken, Taranis bir savaş jetinin özelliklerini bünyesinde barındırıp, düşman hava sahasında da kullanılabilecek. Şu an testleri devam ediyor.

Adını Keltlerin gök gürültüsü tanrısı Taranis’ten alan insansız savaş uçağı, İngiltere’nin önde gelen bilim adamları, aerodinamikçileri ve 250 İngiliz şirketinden sistem mühendisleri tarafından üç milyon saatlik çalışmanın sonucunda geliştirildi. Bu şirketlerin arasında Rolls-Royce, GE Havacılık Sistemleri gibi önemli şirketlerde yer aldı. İnsansız savaş uçağının motoru da Rolls-Royce firması ile ortak geliştirildi ve Taranis’e süpersonik uçuş kabiliyeti sağlayabileceği belirtiliyor.

Uçak, bir operatörün kontrolü altında sürekli gözetim, hedefleri işaretleme, istihbarat toplama, düşmanları caydırma ve düşman topraklarında belirli hedeflere saldırma yeteneğine sahip insansız bir hava sistemi oluşturma yeteneğini göstermek için tasarlandı. Ayrıca insanlı ve insansız düşman uçaklarına karşı da kendisini koruyabiliyor. Radara yakalanmamasını sağlayan hayalet donanımının yanı sıra hızla değişen durumlara kendiliğinden tepki vermesini sağlayacak bağımsız bir yapay zekaya da sahip. Düşük radar izi ve kızılötesi ışınlarla nesneleri tespit etme özellikleriyle dikkat çeken Taranis’in gelişmiş bir egzoz sitemi var. Motor ısısıyla iz takip edilmemesi ve vurulmaması için özgün, farklı bir teknolojisi bulunuyor.

Uçağın test uçuşlarından elde edilen bulgular, Taranis’in fark edilmeden uzun menzilde düşman hedeflerini vurabilme konusunda önemli bir öncü uçak olacağını gösteriyor. Yaklaşık 8000 kilogramlık bir azami kalkış ağırlığına sahip. Taranis, insansız savaş uçağı olarak Temmuz 2010’da resmen tanıtılmış, ilk uçuşunu da Ağustos 2013’te Avustralya’nın Woomera şehrinde gerçekleşmişti. Taranis, şu ana kadar bir dizi başarılı uçuş denemesinden geçti. Hali hazırda da uçak kapasitesini geliştirmeye devam ediyor.

Bilinen Teknik Özellikleri

Uzunluk: 12,43 m

Kanat açıklığı: 10 m

Yükseklik: 4 m

Maksimum hızı: 1.100 km/s

Avrupalı nEUROn

nEUROn Programı, Avrupalı devletlerinin başkalarına ihtiyaç duymamak için geliştirdiği bir proje. Ancak halen daha tamamlanmış değil. Geliştirilmeye devam ediliyor. Yol haritası ise şöyle; 2005’te Fransa, Yunanistan, İtalya, İspanya, İsveç ve İsviçre hükümetleri nEUROn Programı’na yatırım yapmayı kabul etti. Şubat 2006’da nEUROn Programı için tasarım ve geliştirme için ana yüklenici olarak Fransa merkezli havacılık şirketi Dassault’la sözleşme imzalandı. Dassault’un Fransa’nın filosunda bulunan Rafale savaş uçaklarının da üreticisi olması sebebiyle seçildi.

15 aylık bir fizibilite çalışmasının ardından, Fransa Savunma İhale Ajansı (DGA) ile Haziran 2007’de 19 aylık bir proje tanımlama aşaması için anlaşma yapıldı ve insansız savaş uçağının ilk prototipi yapıldı.

Başarılı yer testleri ve ilk motor çalışmasının ardından nEUROn, ilk uçuşunu Aralık 2012’de tamamladı. Dassault Aviation, Mart 2014’te nEUROn bir Rafale avcı uçağı ve bir de Falcon 7X iş jeti ile ortak uçuş gerçekleştirdi. Bu uçuşun bir insansız savaş uçağının diğer uçaklarla birlikte uçtuğu dünyanın ilk operasyonunu olması sebebiyle insansız savaş uçakları için önemli bir deneme oldu. Yaklaşık bir saat 50 dakika süren operasyonun tamamı Akdeniz üzerinden birkaç yüz kilometre mesafeye kadar gerçekleştirildi.

Bu programda İsveç merkezli Saab Aerosystems, genel tasarım, gövde, aviyonik, yakıt sistemi, uçuş kontrolü, uçuşa elverişlilik, özerklik, çoklu yükleme yetenekleri, yapısal tasarım, üretim ile yer ve uçuş testlerinde sorumluluk aldı. İspanya’dan EADS CASA, kanatların yanı sıra yer istasyonundan ve veri bağlantısının entegrasyonunda görev aldı. İsviçre’deki Ruag, silah ara yüzü ve rüzgâr tüneli testlerini yaptı. İtalyan Alenia Aeronautica, elektrik güç, hava veri sistemiyle ile akıllı silah bölmesini ve uçuş testlerinin sorumluluğunu üstlendi.

Hava aracının özelliklerinden bahsetmek gerekirse gövde uzunluğu ve kanat açıklığı yaklaşık 10 metre. nEUROn boş ağırlığı yaklaşık 4.500kg. Tam yük ile ağırlık yaklaşık 6.000 kg.

nEUROn, iki silah bölmesinde iki lazer güdümlü 250kg’lık bomba taşıma kapasitesine sahip. Aynı zamanda bir iç silah bölmesinden hassas güdümlü mühimmat fırlatabilecek, düşük radar iziyle ve kızılötesi kesitlerle uçabiliyor. İnsansız savaş uçağı Rolls-Royce ve Turbomeca ortak girişimi RRTM’den iki Adour mk 951 jet motoruyla uçuyor. Uçağın maksimum hızı yaklaşık 980 km/s.

Rus Sukhoi S-70 Okhotnik-B

Sukhoi S-70 Okhotnik-B, Sukhoi ve MiG tarafından altıncı nesil uçak projesi olarak geliştirilen Rusya’nın gizli ağır insansız savaş hava aracı olarak biliniyor. Sukhoi firması soğuk savaş dönemi jetlerin üreticisi olduğu gibi günümüz de ise Su-35 ve Su-57 savaş uçaklarının üreticisidir.

Rusya’nın insansız savaş uçağı proje 2012 yılında başladı ve 2014 yılında prototip aşamasına geçildi. 2017 yılında ise uçuş testlerine başladı ve Ağustos 2019’da Okhotnik’in ilk uçuşu yaptığı duyuruldu. Uçak ilk uçuşunda sadece 20 dakika uçtu ve 600 metre yüksekliğe ulaştı. Sukhoi savaş uçaklarında kullanılan tek bir AL-41F turbofan motordan güç alıyor. Kanat açıklığı 20 metre ve uzunluğu 14 metre olan uçağın maksimum kalkış ağırlığının yaklaşık 20 ton olduğu söylenmektedir. 20 ton boş ağırlığa sahip ve 1000 km/s hız yapabiliyor. Ruslar, bu insansız uçağı Su-57 ile beraber kullanacak şekilde geliştiriyorlar. Bir savaş durumunda önden bu hayalet uçak radara yakalanmadan düşman bölgesine girecek, önemli ve kritik bölgeleri bombalayacak. Ardından Su-57’ler gelecek. Kalan yerleri temizleyecek ve ardından Rus Hava Kuvvetlerinin diğer savaş uçakları düşman hava sahası üzerinde tam hakimiyeti sağlayacak. Rusya’nın bu uçakların seri üretimine 2024’te başlaması bekleniyor.

HABER TÜRK Güntay ŞİMŞEK 21.03.20222

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here