Yapay zekânın Türk toplumundaki algısı

1

Günümüzün en önde gelen teknoloji trendlerinden olan ve pek çok açı-dan Dünyamızı değiştiren yapay zekâ (Artificial Intelligence- AI), sürekli olarak gelişiyor. Küresel yapay zeka pazarının 2028 yılına kadar yaklaşık 1 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor (yani bu yıla kıyasla 10 katlık bir artıştan söz etmekteyiz). Mart ayında yayınlanan, Stanford Üniversitesi İnsan Odaklı Yapay Zekâ Araştırması sonuçlarını analiz ederken, “yapay zekanın araştırma fazından gerçek hayatta kullanılmak üzere ticarileşme statüsüne” geçtiğini belirtmiştim.

Öte yandan, yapay zekâ son kullanıcılar nezdinde pek çok endişeye de sebep oluyor. Öne çıkan tartışma konuları: “Yapay zekâ kötü niyetli insanların eline geçerse ya da insanlığın kontrolünden çıkarsa insanlık tehdit altında kalır mı”; “yapay zekanın önyargılardan bağımsız gelişmesi nasıl sağlanabilir”; “AI işlerimizi elimizden alacak mı”; “sanal asistanlar ve akıllı cihazlar ile her şeyimiz takip ediliyor mu, sürekli izleniyor muyuz”… 

Yapay zekanın her geçen gün daha da fazla hayatımıza etki edeceği bir dönemde, ülkemizde de bu alandaki çalışmaları stratejik bir şekilde ilerletmek ve her kesim açısından bu odağı sistematik bir şekilde takip etmek oldukça büyük önem arz ediyor. Bu alanda öne çıkan sivil toplum kuruluşlarından olan Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) yapay zekanın gelişen önemine yönelik farkındalığı artırmak ve bu alanda toplumu bilinçlendirmek adına oldukça önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Sonuçları yeni paylaşılan ve toplumdaki yapay zeka algısına yönelik şu ana kadar gerçekleştirilen en geniş kapsamlı araştırmalardan olan “AIPA Gelecek Araştırması: Toplumda Yapay Zekâ Algısı” önemli bir referans kaynağı olarak ele alınması gereken bir çalışma. Araştırma, 14-44 yaş grubunda, %30’u öğrencilerden oluşan toplam 1135 katılımcı ile gerçekleştirilmiş. Araştırmada yapay zekâ; tanımı, etkisi, toplumun geleceğindeki yeri, güven unsuru, yapay zekaya yönelik korku ve yapay zekanın kanun önünde hesap verilebilirliği odağında 7 başlıkta ele alınmış. 

Araştırmada öne çıkan sonuçlar:

* Yapay zekâ tanımı konusunda toplum yeterli bilgiye sahip değil…

* Yapay zekayı doğru olarak tanımlayanlarda, “makine öğrenmesi” ifadesi ön plana çıkıyor. Yapay zekaya ilişkin doğru tanımlamayı yapan bireyler arasında kadınların oranı, erkeklere kıyasla belirgin düzeyde daha düşük…

* Yapay zekâ denilince akla ilk olarak “robot” geliyor. Hollywood bilim kurgu filmlerinde çizilen robot odaklı yapay zekâ imajından dolayı, yapay zekanın robot eliyle dünyayı ele geçireceği, yok edeceği, zarar vereceği bilinçaltına yerleşmiş bir algıyı oluşturuyor…

* Yapay zekaya yönelik korkunun temelini iş kaybetme endişesi oluşturuyor. Öğrencilerde buna ek olarak, yapay zekanın kişisel bilgilere kolay erişimi ve işleme becerisi ile mahremiyeti zedeleyeceği korkusu da bulunuyor…

* Katılımcılara göre yapay zekadan olumsuz olarak etkilenecek mesleklerin başında doktorluk, öğretmenlik, kolluk kuvvetleri ve tercümanlar geliyor…

* Katılımcılar, başta tıp olmak üzere, güvenlik, eğitim, yönetim, havacılık, hukuk ve sağlık alanında verilen hizmetlerin yapay zekâ sayesinde daha etkin ve nitelikli hale geleceğine inanıyor…

* Araştırmada verilen cevaplara göre yapay zekadan en çok etkilenecek alan olarak ekonomi başı çekiyor. Ekonomiyi, eğitim, medya ve iletişim, güvenlik ve dış politika takip ediyor…

* Araştırma neticesinde ortaya çıkan en çarpıcı sonuç olarak katılımcıların %71’inin gelecekte yapay zekâ ile ilgilenmeyi düşünmediklerini belirtmesi dikkati çekiyor.

Bu önemli araştırmayı, AIPA Başkanı Sn. Zafer Küçükşabanoğlu ilk olarak Hürriyet okurları için köşemde değerlendirdi. 

Yapay Zekânın bu denli öne çıktığı, tartışıldığı ve hayatımızın her anına etki ettiği bir dönemde, ülkemizde de bu alandaki bilinci artırmaya, doğru politika ve stratejileri desteklemeye yönelik bir dernek olması oldukça önemli. Öncelikle, AIPA’yı daha yakından tanımak isteriz. AIPA’nın kuruluşunu, misyonunu ve çalışmalarını bizimle paylaşabilir misiniz? 

Zafer Küçükşabanoğlu: Günümüzde insanlar, dijitalleşen dünyada iki duygu arasında gidip gelmektedir. Bu duygular, belirsizliğin getirdiği korku ve yenilik duygusudur. Bu duygular çerçevesinde dijitalleşmenin tamamıyla olumsuz olduğunu söyleyen bir grupla, dijitalleşmenin olumlu olduğunu söyleyen bir diğer grupla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Belki de bizlerin şimdilik bu iki grubun ortasında olması gerekiyordu, ta ki pandemi dönemine kadar. Pandemi dönemiyle birlikte dijitalleşme, hayatımızdaki her konunun ana odağına yerleşti demek hiç de yanlış olmayacaktır. Bu dönemde hepimiz gördük ki, dijitalleşen dünyada yerimizi alabilmek için bilgili olmamız gerekiyor. Bilgiye sahip olduktan sonra dijitalleşmeden korkmanın bir anlamı olmadığını düşünüyoruz.

Son yıllarda teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte dünyanın büyük bir değişim ve dönüşüme girdiğini hepimiz gözlemlemekteyiz. Pandemiyle birlikte bu değişim ve dönüşüm daha da artmıştır. Buna ek olarak, dünyayı yeni bir düzenin beklediğini düşünüyoruz. Bu yeni döneme toplumumuzun hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyor ve savunuyoruz. Hazırlıklı olan ve kendini güncelleyen toplumların başarılı; hazırlıksız olan ve kendini güncellemeyen toplumların ise başarısız olacağını düşünüyoruz. Bizler, bu durumda başarılı olan, yani kazanan tarafta olmak ve aynı zamanda ülkemize de katkılar sağlamak istiyoruz.

“Ülkene ve topluma faydalı olabilmek için donanımlı bir birey olman gerek.’’ motivasyonuyla hareket eden ekibimizle birlikte, 2021 yılı itibarıyla bilginin en güçlü ve değerli olduğu döneme girdiğimizi düşünüyoruz. Ekibimizle birlikte yaptığımız araştırmalar ve istişareler sonucunda “Yapay Zeka” konusunun günümüzdeki birçok konuyu etkilediğini, özellikle de 2025 yılından sonra etkilemenin ötesinde hayatımızın her alanını domine edeceğini öngörüyoruz.

Bu öngörümüz doğrultusunda Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) çatısı altında bir araya gelerek, yapay zekâya dair farkındalık yaratmak ve sektörün gelişimine dair bir platform oluşturmak hedefiyle heyecanlı, vizyoner ve toplumu önceleyen nitelikli bir ekiple ülkemizde yapay zekâ ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları yürütmek üzere bir araya gelerek derneğimizi 4 ay önce resmi olarak kurmuş bulunuyoruz.

Toplumda yapay zekâ konusuna dair farkındalık yaratmak, bireysel ve kurumsal yetkinliklerin artırılmasına katkı sağlamak ve ülkemizin dünyadaki ilk 10 ekonomi arasına girme hedefini teknoloji girişimciliği ile hızlandırarak; ülkemizde yeni girişimcilik kültürünü oluşturmak, desteklemek ve yaygınlaştırmak amacıyla politikalar üretmeyi hedefliyoruz.

Derneğimiz çatısı altında Yapay Zeka’yı ilgilendiren sadece birkaç konu başlığını değil; eğitimden, ekonomiye; medyadan, dış politikaya; kültür ve sanattan, spora kadar belirlediğimiz 17 konu başlığı altında ele alarak çalışmalarımızı yürüteceğiz. Çalışmalarımızı sürdürürken de, ülkemizin geleceği değil, bugünü olduklarını düşündüğümüz, nüfusumuzun %31’ini ve yaklaşık 26 milyonluk bir kitleyi oluşturan Z kuşağını önceleyeceğimizi özellikle belirtmek isterim.

AIPA’nın gerçekleştirdiği, şu ana kadar ülkemizde yapay zekâ odağında gerçekleştirilen en kapsamlı çalışmalardan olan “Yapay zekanın toplumdaki algısı” rapor sonuçları arasında sizi en çok şaşırtan ve dikkatinizi çeken ne oldu?

Raporda aslında birden fazla dikkat çeken nokta mevcut. Mesela küresel rekabette yapay zekanın öne çıktığı dünyamızda 14-44 yaş gibi kritik bir grubun yapay zeka ile ilgilenmeyi düşünmemesi. Oysa her gün yapay zekanın oluşturduğu yeniliklere, değişime dair içeriklerle karşılaşıyoruz. Kullandığımız akıllı telefonlarda yapay zeka tabanlı basit ya da komplike pek çok uygulama var. Bu kadar içinde iken ilgilenmeyi seçmemek oldukça kritik bir nokta. Tabi bu ilgi azlığının başında yapay zekanın yanlış bilinmesi de geliyor. Araştırmamızda gördük ki, katılımcıların nerdeyse %22’si yapay zekayı tanımlayamıyorum diyor. Her yaş grubundaki katılımcıların neredeyse %20’si içinse yapay zeka sadece robot. Diğer tanımlamalarda da sıkıntılar var, ancak %5’lik bir kesim makine öğrenmesi ile başlayan ve daha doğru kabul edilebilecek ifadeler kullanıyor.

AIPA araştırmasının da işaret ettiği üzere toplumumuzda yapay zekaya yönelik korkuların var olduğunu görüyoruz. Yapay zekâ korkusunun ana kaynakları neler? Bu korkulara yönelik toplumda bilinç oluşturmak adına AIPA’nın planları var mı?

Yapay zeka korkusunun ana kaynağı olarak iş gücünde robotların ve yapay zekanın yaratacağı işsizlik. Hatta katılımcılardan öğrenci olanlarda “robotların insanların işini elinden alacağı” düşüncesinin baskın olduğunu görüyoruz.  Ancak korkunun tek kaynağı bu değil. Hollywood etkisi ile çizilen robot/yapay zeka imajı da önemli bir neden. Nitekim araştırmada yapay zekadan korktuklarını ifade eden katılımcıların %40’ı, yapay zekanın tehlikeli, ürkütücü ve insanlığı tehdit edici, ele geçirici özelliklerine vurgu yapıyor. Bu türlü korkular özellikle insansı robotlar, robotların askeri alanda kullanımına dair örnek videolarla beslenerek ortaya çıkıyor. Hollywood filmleri bu korkuları da tetikleyici içeriklerle yapay zekayı servis ediyor.

Sizce, yapay zekâ geleceğimizi ne şekilde değiştirecek? En çok hangi alanlarda yapay zekâya ihtiyaç duyacağız?

Yapay zeka dünyasının kanaat önderlerinden Andrew NG’nin de belirttiği gibi yapay zeka insanlığın yeni elektriği, yani her alanda her şekilde şiddetli ve hızlı bir etki ile nüfuz edecek. Bu etki şu alanda az, şu alanda çok diyemeyeceğiz. Bilakis her alanda çok, bazılarında biraz daha çok bir etki ile karşılaşacağız. Bu etki geleceğimizi olumlu biçimde şekillendirecek. Özellikle insanı yaratıcılıktan uzaklaştıran, hatta insanı robotlaştıran her iş yükünün makineye/yapay zekaya devrine şahit olacağız. İnsan sosyal varlıktır diyoruz, ancak günlük tempomuzda hangimizin nitelikli bir biçimde sosyalleşmeye, kendimizi geliştirmeye vakti var ki? Bilgi bombardımanı altında ayakta kalmaya çalışan, infodemi (bilginin yanlış, kirli ve manipülatif şekilde yayılması ve bireyleri tıpkı bir virüs salgını gibi etkisi altına alması) ile boğuşan, doğru bilgiye ulaşmak için mücadele veren insanın hayatta kalabilmesi ve hak ettiği nitelikte bir yaşam sürebilmesi için yapay zekaya ihtiyacı var.

Araştırma sonuçlarına göre yapay zekadan en çok etkilenecek sektör ve meslekler hangileri? Siz bu sonuçlara ek olarak hangi mesleklerin yapay zekadan negatif olarak etkileneceğini düşünüyorsunuz?

En çok etkilenecek sektör ekonomi. Katılımcıların %32,4’ü bu görüşte bileşiyor. Bunu sırasıyla %21,4 ile eğitim, %13,3 ile medya ve iletişim, %12 ile güvenlik ve dış politika izliyor. Ekonomide yapay zeka etkisini iki boyutta değerlendirebiliriz. Bu boyutlardan ilki, yapay zeka ile işsizliğin artması ve bunun ekonomideki negatif etkisi üzerine. Katılımcıların %15,7’si yapay zekanın/robotların mevcut işleri yapabilir hale gelmesi, başta doktorluk olmak üzere pek çok meslekte istihdamın azalması, işsizliğin artmasına vurgu yapıyorlar. Bu da önemli bir ekonomik denge kaybı demek.

İkinci boyut olarak da yapay zeka ile geliştirilebilecek ürünler, hizmetler ile ortaya çıkacak pozitif etki. Araştırmaya katılanlardan %24’lük bir kesim, yeni teknolojilerin geliştirilmesi, bunların iç ve dış pazarda yer bulması ile ekonominin canlanacağına inanıyor.

Aslında bana göre yapay zekadan negatif etkilenecek hiçbir meslek yok. Evet, bazı meslekler kaybolacak, bazılarında istihdam oranı düşecek. Bu tablo her ne kadar korkutucu ve negatif olarak görülse de, şunu unutmayalım bu işler/meslekler insana ne kadar uygun? En zeki canlı olan insanın yaratıcılık ve inovasyon becerisine ne kadar hizmet eder durumda? Hem bu işler gerçekten iş/meslek midir, yoksa bir mahkumiyet midir? Bu işleri yapan bireyler farklı koşullar ve imkanlarda bu işleri yapmak isterler miydi? En sık verilen örnek şoförlük. Hepimiz arabamızın konforunda 2 saatlik trafikte kaldığımızda, moral bozukluğumuzdan, vücut ağrılarımızdan dem vurmuyor muyuz? Peki aynı araç koltuğunda 8-9 saat ve hatta günler/geceler geçiren insanlar? Yeni dünya düzeninde yapay zeka insanın en önemli yardımcısı, destekçisi. Bedenimizi ve ruhumuzu yoran yıpratan her şeyi üstlenmeye hazır.

Gençler yapay zekâ alanında hangi meslek gruplarına, hangi işlere yönelebilirler? Yapay zekâ ile ortaya çıkacak yeni mesleklerden örnekler paylaşabilir misiniz?

Gençler yeni bir fırsatlar dünyasına adım atıyor. Daha çok iş kolu ve uğraş alanı var. Bu yeni dünyanın en temel zorluğu tabi ki sürekli güncel kalmak, bireyin kendi bilgilerini sürekli tazelemesi. Özellikle yöneleceklerse yapay zeka/makine öğrenmesi ve veri bilimi kritik alanlar. Ancak burada salt mühendislik yaklaşımlardan bahsetmiyoruz, bilakis yapay zeka mühendisliğin çok çok ötesinde ve geniş. Yapay zeka tabanlı geliştirilen her uygulama, geliştirme süreçlerinde belli seviyede mühendislik problemidir. Ancak uygulamanın amacının tanımlanması, doğru değişkenlerin tespiti, makinenin insan davranışını taklidi, oluşan ürün/hizmetin topluma uygunluğu, etkileri sosyal ve hukuki problemlerdir. Bir başka deyişle önümüzdeki birkaç yıl içinde yapay zeka çeşitli mesleklerin kaybolmasına, istihdam potansiyelinin azalmasına neden olurken yenilerinin doğuşunu da hızlandıracaktır. Geçen yıllardaki pek çok raporda yapay zeka ile ortaya çıkacak 21 milyon yeni iş kolu vurgusu yer alıyor. Geleceğin işleri, meslekleri anlamında, derneğimizin yapay zeka danışmanı Dr. Şebnem Özdemir’in yayınladığı önemli ve güncel geleceğin meslekleri listesini tavsiye ederim. Orada çok ilgi çekici mesleklerle karşılaşmak mümkün, Orman terapisti, Deepfake Tespit Uzmanı gibi.

Ülkemizde yapay zekaya olan ilgi ve çalışmalar ne seviyede?

Ülkemizde yapay zeka alanında başarılı start-uplar mevcut, çeşitli projeler ve eğitimlerin yürütüldüğünü görüyoruz. Tüm bunlar oldukça önemli hamleler. Ancak araştırma sonuçlarına bakınca halkı bu anlamda çok daha bilinçlendirmeye ihtiyacımız olduğu açık. Çünkü yapay zeka ile uğraşan her birey, her şirket, söz konusu ürünler ve hizmetler olduğunda kendi halkından destek görmezse ilerlemekte sıkıntı yaşayacak. AIPA’nın amaçları arasında toplumumuzun yapay zekayı çok daha içselleştirmesi, öğrenmesi hedefleri var, bu araştırma bu hedeflerin ne kadar kritik olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir.

Araştırma sonucu oldukça çarpıcı bir biçimde ortaya çıkan, toplumumuzdaki yapay zekâ teknolojisinde bilgisizlik ve korku noktasında AIPA olarak ne gibi aksiyonlar alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Dernek olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Yapay zeka konusunda dikkat çekmek, farkındalık yaratmak için elimizden geleni fazlasıyla yapacağız. Öncelikle lise ve üniversite öğrencilerini odak noktamıza alarak yapay zeka alanında birçok faaliyetler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yaptığımız ‘’Toplumda Algı Araştırmamızla’’ durum tespitini yaptık, şimdi de gerçekleştireceğimiz projelerle çözümler için harekete geçeceğiz.

Derneğimizin bir diğer üstlendiği görev de belirlediğimiz 17 çalışma alanlarında politikalar üretmek. 2021 yılı sonuna kadar ilk politikamızı ‘’Yapay Zeka ve Eğitim’’ alanında açıklamayı planlıyoruz. 2022 yılında ise çalışma alanlarımızdan Ekonomi başta olmak üzere en az 5 tanesinde de politikalar üretip, kamuoyuyla paylaşmak niyetindeyiz.

Anadolu topraklarımızın değişim ve dönüşüme ayak uydurabilecek potansiyelde olduğunu düşünüyorum. Ord. Prof. Dr. Cahit Arf, 1958 yılında Erzurum Atatürk Ünivesitesi’nde ‘’Makineler düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?’’ diye konferans verdiğini kayıtlardan biliyoruz. Dünya’da yapay zeka tanımının yeni yapıldığı 1950’li yıllarda bu topraklardan yetişmiş bir bilim insanının da bu konuyu gündeme alıp, çalışmış olması hepimizi gururlandırmıştır. AIPA ailesi olarak bu topraklardan yeni Cahit Arf’lar çıkarmayı hedefliyoruz.

HÜRRİYET Ergi Şener 12.06.2021

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here