Artık sıra insan ve robotun anlaşacağı Endüstri 5.0’da

0

Dev teknoloji markalarının ‘garaj’lardan çıktığı malum. Peki ya hangarlar… Türkiye’de bir hangarda yeni bir iş doğuyor. Geçtiğimiz yıl ağustosta ayında taşındığı kampüsünde çimento, enerji, sigorta ve perakende gibi sektörlerde yüze yakın analitik proje geliştiren SabancıDx, bu sayede 300 milyon liralık bir değer yaratmış durumda. Üstelik bu analitik projelerden biri çimento sektöründe bir verimlilik çalışması. Bir çimento fabrikası bulunduğu kentteki konutların harcadığı kadar enerji harcayabiliyor. SabancıDx’in ürünü o çimento santralini yüzde 7 daha verimli hale getirebiliyor. Şimdi bu analitik ürün Hintli ve Alman rakiplerinin arasından sıyrılıp Meksika’ya ihraç olma yolunda. Tıpkı SabancıDx’in Portekiz ve Mısır’a ihraç ettiği diğer alanlardaki yazılımları gibi… SabancıDx’in bir de önemli bir amacı var; Endüstri 5.0’a işletmeleri hazırlamak. Makinelerin birbirleriyle konuştuğu Endüstri 4.0’ın ardından sanayinin yeni devrimi; makineler ve insanların birlikte çalışabileceği kültürel bir dünya: Endüstri 5.0!

SabancıDX’in Genel Müdürü Burak Aydın ile buluşmak üzere Yönetim Kurulu Başkanımız Hakan Güldağ ile Çamlıca Gazozları’nın eski hangarındayız, üstelik karşımızda İstanbul’un ilk özel kolejlerinden Moran’ın da binaları var. 15 dönüm üzerindeki kampüste, sohbetimizi soğuk havaya rağmen hem dışarıda hem de pandemi koşullarına uygun bir şekilde Sabancı Holding’in yönetim kurullarının da gerçekleştirildiği salonda yapıyoruz. 

Varlık sebebi ‘x’i bulmak

Sohbetimiz Burak Aydın’ın, “Bizim varlık sebebimiz şirketimizin ismindeki ‘x’te saklı. Biz bilinmeyeni ‘x’i bulma peşindeyiz. Bunun gücünü de dijital yapımızdan yani ‘D’den alıyoruz. SabancıDX’in varoluş sebebini bunlar özetliyor” sözüyle başlıyor.

Aydın’a göre harcıâlem teknolojilerin üzerine odaklanma zamanı geçmiş durumda. “Onlarca tedarikçinin olduğu bu alanlarda, extra değer yaratmak çok zor” şeklinde konuşuyor Aydın ve “Bu da çok yıkıcı fiyat rekabetine neden oluyor. Ama yeni teknolojilere yani ‘x’in yeni tanımlanmaya başladığı yerlere odaklanınca o zaman değer yaratmanız da, onun ticari karşılığını almanız da mümkün. Biz o yüzden ‘x’e kayıyoruz. Tipik bir sistem entegrasyon firması olmak yerine yeniliklerin peşindeyiz. Sanal robotlar çıkmış, hemen buraya getirelim, dedik. Ama sadece teknoloji tüketen kısımda değil mutlaka üreten kısımda da olmalıyız” diyor. 

Performansı ‘cep’ten takip edebilen ürün

SabancıDx’in temelini oluşturan Bimsa zamanından üç ürünleri olduğunu anlatıyor Aydın ve şunları söylüyor: “Edoksis, Pratis ve HR Web, bunlar e-fatura, e-satın alma ve insan kaynakları ürünü. Onların yanında artık, çimentoda yapay zeka ile ortaya çıkardığımız CDx adlı ürünümüz var. Bu ürün aslında çimento fabrikalarındaki optimizasyonu sağlayan yeni nesil bir yapay zeka algoritması. Çimentonun girdisinin yüzde 70’i enerji. Bir kentteki çimento fabrikası o kent kadar enerji tüketiyor. Dolayısıyla burada yapılacak bir optimizasyonun inanılmaz bir önemi var. Yüzde 5 ila yüzde 7 arasında iyileştirebiliyoruz. Bu da inanılmaz bir oran. İlk önce proje olarak yaptık sonra ürüne çevirdik. Şimdi Meksika’ya satma yolundayız. Türkiye’de de satıyoruz. Yine performans yönetimiyle ilgili Perfx ürününü çıkarttık. Sanal dünyada performans yönetimini şirketler hakikatten bir problem olarak görüyorlar. Çünkü artık yüz yüze performans görüşmeleri yapamıyorsunuz. Cep telefonunuzdan ekip arkadaşlarına hedef koyarak, bunun çıktılarını değerlendiriyorsunuz. Bu bir ihtiyaç. Pratis e-satınalma ürününü geçen yıl Portekiz ve Mısır’a ihraç ettik. Hem ihracatımızı hem ürün sayımızı artırmak istiyoruz.”

Ofis kurmak için Londra-Berlin hattında arayışta

Pandemi olmasaydı Burak Aydın’ın büyüme planlarında bir yurtdışı ofisi varmış. Hatta bunun için iki güçlü aday Londra ve Berlin’i incelemeye almışlar. Londra’daki görüşmelerin hemen ardından, Berlin’i ziyaretin öncesinde pandeminin ilan edilmesi şimdilik bu planı durdurmuş. Aydın “Önümüzdeki yıl ofisimizi açmış oluruz” diyor ve “Bu sayede ihracatta gaza basarız” şeklinde konuşuyor. Aydın’a göre Türkiye’deki teknoloji firmalarının en büyük sorunu yurtiçinde sıkışıp kalmak. “Türkiye’de çok başarılı mühendisler var, çok ciddi entelektüel sermayemiz var, iyi IP de üretiyoruz. Ama burada kalıyoruz. Bugün İsrail örneğinde görüyorsunuz, küçük bir ülke oldukları için kendi pazarları yetmiyor, dışarıya çılgın gibi ihracat yapıyorlar. Her yıl 5 ila 15 milyar dolarlık şirket çıkartıyorlar. Bizim de bunu yapmamız lazım” sözleriyle Aydın, planının önemini vurguluyor.

 Metal yaka ile insanın konuşacağı yeni devrim

“Sanayi 4.0’dan sonra Sanayi 5.0 çıktı. Orayı da bir oyun alanı olarak görüyoruz” ifadesiyle Aydın, SabancıDx için kurguladıkları daha geniş bir perspektifi gözler önüne seriyor. Aydın şunları söylüyor: “Sanayi 5.0, insanlarla robotların beraber çalışabileceği, işin içine kültür boyutunun da girdiği bir tanıma sahip. Siber fiziksel dünya diyelim. Daha fazla robotun, daha fazla sensörün, daha fazla yapay zekanın olacağı bir başlık gibi. Ama bu daha çok insanla robotun optimize nasıl çalışacağını söylüyor. Toplum 5.0 kavramı da Japonlar tarafından bu yüzden ortaya atıldı. İnsan faktörü tekrar önem kazanıyor. Elon Musk’a sormuşlar; ‘Yakın dönemde yaptığınız en büyük hata ne’ diye o da ‘Tesla fabrikalarını robotlarla donattım, insan faktörünü göz ardı ettim’ demiş. Bugünün Steve Jobs’ı ‘Robot, robot, robot da bir yere kadar, insan odağını kaybetmemek lazım’ demiş oluyor. İş dünyası şu anda pandeminin etkisiyle insanın rolünü tekrar tanımlamaya başlıyor. Metal yaka tabir ettiğimiz robotlar, kas gücüyle yapılan işleri üzerine alacak. İnsanlar çok daha farklı işlerde makileri kullanacak.”

 Start-up’lar ölümüne çalıyor

İçinde bulunduğumuz salonun adı ‘Catalist’. SabancıDx’in start-up programının da ismi olan Catalist, start-upların fikirlerinin gelişmesi için ‘katalizör’ olma hedeflerinden doğmuş. SabancıDx, siber güvenlik, yapay zeka, nesnelerin interneti ve blokzincir olmak üzere dört ana başlığa odaklanmış durumda. Bu başlıklarda iş yapan start-up’lar, Catalist’te çalışabiliyor. Burak Aydın, bugünün dünyasında yeniliğin start-up’lardan geldiğini söylüyor ve “Çok hızlı hareket edebiliyorlar ve ölümüne çalışıyorlar. Çünkü onların hayatı bir şeyi ortaya koyma üzerine. İnovasyon onlardan çıkıyor. Bu nedenle start-up’larla birlikte çalışmak önemli. Biz onların ürünlerini daha yaygın hizmet sağlamak için bulut tabanlı yaygınlaştırıyoruz. Çok net bir gelir paylaşımı var. Sen kazan, ben kazan, müşteri kazansın, şeklinde. Ayrıca, onlarda bir IP var, bizde bir IP var, ‘Hadi gel, bunlardan ortak daha iyi bir IP geliştirelim’ diyoruz. Bugünün dünyası teknolojide değer üretmeyi ve hızı gerektiriyor. Hızlı balık olmak önemli. Biz fikirden gerçeğe dönmüş, ürününü çıkarmış arkasında belirli bir IP olan start-up’larla çalışabiliyoruz. En basit tabiriyle fatura kesmiş olması lazım. Büyüme girişimi diyelim” diyor.

 
MÜŞTERİ ‘VERİ’ NİMETİMİZDİR

Burak Aydın, SabancıDx’in en güçlü kaslarından birinin ileri veri analitiği olduğunu söylüyor. Dönüşümün veriye dayalı olacağını belirtiyor ve şunları söylüyor Aydın, şunları söylüyor: “Veriyi anlamlandırıp dönüştürmek çok önemli. Artık, bir müşterinin mutsuz olması bile inanılmaz yıkım etkisi yaratabiliyor. Gökçe karşımızda oturuyor. Ama Gökçe sadece Gökçe değil. 10 bin arkadaşı var, bir tane tweet’iyle 10 bin arkadaşına ulaşabiliyor. O da dalga dalga yaratabiliyor. ‘Müşteri velinimetimizdir’ çok eski bir söz ama hiç bu kadar ‘veri’nimetimiz olmamıştı. Müşterinin ayak izlerini takip etmek çok önemli. Hatta sadece müşteri değil makinelerinde ayak izlerini takip etmek lazım. Bugün bir rüzgar santralındaki dişli kutusunun ne zaman kırılacağını bilmek milyonlarca dolar ediyor. Veri analitiği ekibimiz güçlü. SabancıDx’de 30 kişilik bir kemik ekibimiz var ama Sabancı Topluluğu’nda 250 arkadaşımız var bu konuda. Sabancı Üniversitesi ile beraber, Sabancı Holding’in İleri Veri Akademisi var. Her yıl o akademiden ihtiyaca göre 30’ar 60’ar kişi mezun oluyor. Veri bilimcisi, veri mühendisi ve veri analisti başlıklarında mezun veriyoruz. Toplulukta aktif olarak 70’ten fazla ileri veri analitiği projesi var, 300 milyon TL’den fazla proje değeri olan proje üretildi.”

 Hiç birimizin bir web sitesini 3 saniye bekleme sabrı yok

Siber güvenliğin önemine de değiniyor Burak Aydın, 5G ile daha da önemli olacağını kaydediyor ve “Eskiden hacker’lar kredi kartı bilgilerimizin peşindeydi. Artık büyük bir otomotiv devinin üretim tesisini kitleyebiliyorlar. Hacker’lar sadece bireyleri değil, şirketleri hedef alıyor. O alana ciddi yatırım yapıyoruz. Buradan mutlaka bir ürün çıkartmak istiyoruz” diyor. Uygulama geliştirme alanının da önemine değiniyor Aydın, “Yaptığınız herhangi bir işte uygulamınız ne kadar iyi çalışıyorsa, müşterilerinize o kadar iyi dokunuyorsunuz. Bugün hiç birimizin bir web sitesini ya da mobil uygulamayı 3 saniye bekleme sabrı yok. Sabır sınırı 1.8 saniye. Bu da aslında iyi mühendislik ve iyi altyapı gerektiriyor. Biz aslında orada iyi oyuncu olmayı hedefledik” açıklamalarında bulunuyor.

YATIRIMLARIN YÜZDE 80’İ BOŞA GİDİYOR

‘DİJİTALLEŞME İÇİN DİJİTALLEŞME’ OLMAMALI 

“Ölçmediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz” sözünden yola çıkarak Burak Aydın, “dijital olgunluk” kavramını anlatmaya başlıyor. Aydın, “İnsanların kendini nerede konumlandırdığı ile nerede olduğu arasındaki fark, net bir şekilde görülebiliyor. Araştırmalar teknoloji yatırımlarının yüzde 80’inin doğru şekilde sonuçlanmadığını, hayal kırıklığı yarattığını gösteriyor. Bunun en büyük sebebi teknolojiden ne beklemesi gerektiğini bilmediği şeklinde ortaya çıkıyor” diyerek, şunları kaydediyor: Sonuç; parayı verdik, en iyisini aldık yine de stokları yönetimiyoruz, olabilir. Ya da bir web sitesi yapmak sizin daha iyi bir teknoloji firmasına dönüştüğünüzü göstermiyor. Fax yerine, doküman yönetim sistemi kullanmanız iyi dijital hamle yaptığınızı göstermiyor. Süreçleri ve çıktıları temel almanız bir anlam ifade ediyor. Bunu şuna benzetiyorum, ‘sanat için sanat’ yani ‘teknoloji için teknoloji’, ‘dijitalleşme için dijitalleşme’ yapılmamalı. Bu sadece değer yaratmak için, insan hayatını kolaylaştırmak için ya da iş hayatında değer yaratmak için olmalı. Eğer bir tedarik yönetim sistemi aldıysanız, onunla stoklarınızı çok iyi kullanıp yüzde 8 verim aldıysanız bu bir değerdir. Biz şirketlerin dijital olgunluğunu ortaya çıkıyoruz. İş birimleri, data, insan kaynağı açısından bu dönüşüme hazırlar mı bakıyoruz… Diyoruz ki ‘2020 yılı sonunda geldiğin noktada, şurada iyisin burada değilsin. Bu senin yol haritan olsun. Bir skor veriyoruz. Bu skoru da her yıl yenilemeniz lazım. Teknoloji bir resim değil, bir yolculuk. Anı değil yolculuğu planlamak lazım.”

Aydın ayrıca, “Veri’nin yeni petrol olduğunu söylüyoruz ama uygulamada durum ne. Sabancı Topluluğu dışındaki bazı şirketlere gidiyoruz. ‘Benim verim çok iyi’ diyorlar ama bakıyoruz, çamur. Birbirine geçmiş. Veri kültürü çok önemli bir başlık. Verilerin hangi stantartlarda tutulacağı bile çok önemli. Mesela TCKN’yi belirli bir standartta yazmalısınız. TC_KN, TC-KN bile yazsanız, verileri çaprazlarken sıkıntı yaşarsınız” diyor.

‘ŞU DALGAYI ATLATIM, BAKARIZ’ ANLAYIŞI YARINI KURTARMAZ 

Her sektörde ‘hiper rekabet’in yaşandığı bir süreçte, şirketlerin hala teknolojiyle ilgili bir takım şeyleri içselleştiremediğinin de altını çiziyor Burak Aydın, “Dijital çok ciddi bir tusunami dalgası, bunu ancak çok farkında olarak yönetebiliriz. Büyükler bunu farketti yatırım yaptı, KOBİ’ler minimumda kalıyor. En geleneksel sektörümüz tarım ama onda bile akıl, sensör kullanmazsanız, rekabetin dışında kalırsınız. Şirketlerin bazıları pandemiyi işaret ederek ‘şu dalgayı bir atlatalım da sonrasına bakarız’ diye düşünüyor. Hiç birimizin hayatı kolay değil, bütçelerimizi yaparken pandemiyi düşünmedik elbette. Teknoloji yatırımlarını ötelemek bugünü kurtarır ama yarını kurtarmıyor” diye konuşuyor.

BARCELONA YAPAY ZEKADA LONDRA FİNTECH’LERDE ÖNE ÇIKIYOR

Burak Aydın, Avrupa coğrafyasında stat-uplar’ın da durumunu şu sözlerle değerlendiriyor: “Estonya öne çıkıyor. Berlin geriden geliyordu ama Almanya, ‘sanayi de güçlüyüm artık dijitalde de güçlü olmak istiyorum’ dedi. Geldiğimiz noktada artık bu havayı Berlin’de görüyorsunuz. İngiltere, Brexit sonrası tek çıkışı start-up’larda arıyor, fintech konusunda ciddi bir atılımları var. İspanya, Barcelona yapay zeka ve ileri veri analitiğinde ciddi bir hub haline geldi. İstanbul henüz yatayda hareket ediyor ama çok ciddi fırsatlar var. Oyun sektörü bunlardan biri. Ama sırf bunda kalmamalı. Eskiden Türkiye’de yayıncı firma sayısı 1-2’ydi. Şimdi onlarcası var. Oyun stüdyosu da 100’den fazla. Güzel başarı hikayeleri çıkarmaya başladık ama dünya bir yarış içinde.”

SABANCIDX’TE ‘KIDEMLİ HAV MAYA’, KAMPÜSÜN NEŞESİ

SabancıDx’in kampüsü, onlarca yıldır bahçede büyüyen ağaçların yapraklarının hışırtısıyla huzur veriyor. Sabancı Üniversitesi’nden de bir birim kampüste yer alıyor. 15 dönümlük kampüsün kapalı alanlarının toplamı 6 bin 500 metrekare. Hangarın da aralarına dahil olduğu 9 bina var. Pandemi nedeniyle sessiz olsa da, bir dönem basket sahasında az çekişmeli maçlar yapılmamış… Şimdi salgın nedeniyle bahçeye korunaklı yarı açık alanlar inşa ediliyor. Hatta yakın zamanda yatakhaneleri de olacak. Tüm bu yeni nesil çalışma sistemi Silikon Vadisi’ni çağrıştırıyor.

Burak Aydın kampüsü bize gezdirirken bahçenin köpeği Maya ile tanışıyoruz. ‘Maya the Dog’ ismiyle Linkedin’de hesabı olan kampüsün neşesinin unvanı da ‘kıdemli hav’. Ama kıdemini toplantı odasındaki cana yakın kedi Tarçın sarsıyor. Zira tüm stratejik toplantıların ısrarlı takipçisi. Bahçedeki diğer kediler ve kuşlar da yeni teknolojilerin ilham perileri.

DÜNYA 16.12.2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here